27 Ekim 2007 Cumartesi

ÖZ ELEŞTİRİ 6. SINIF


en çok kendimizden yanayızdır.
bu da, aynayı yönlendirmemize neden olur.
çok yaşadık, biliyoruz...

gerçekle yüzleşmek gerek. peki, nasıl?
görselleri inceleyelim. birinde bir sorun var. bulalım. bunun hakkında biraz sohbet edelim.

görseldeki sorunlu durumu, alt taraftaki başlıklardan uygun olanıyla eşleştirelim ve bu eşleştirmeyi bir kenara koyalım, dursun. şimdi kendimize biraz rüşvet vereceğiz. acaba olumlu özelliklerimiz neler? listemizi yapalım. peki, olumsuzlar?

uygulama notları: olumsuz özelliklerin belirlenmesiyle öz eleştiriye girdik. bu arada bu uygulamaları, sen de kendi kağıdın üstünde öğrencilerle eşzamanlı yap. hatta herkesten önce olumlu ve olumsuz özelliklerini sen oku. böylece yeni kriterler de sunmuş olacaksın.

"insan hâli" metni, büyük olasılıkla montaigne'yle tanışacakları metin. metne geçmeden önce, onun hakkında güzel şeyler söylersen(komik bir adam, çok akıllı vb. :P) faydalı bir iş yapmış olacaksın.(e, yalan da değil.) insanla ilgili felsefe yapanlar arasında daha iyisi olmadığına göre, yıllar içinde kendilerini keşfetmede montaigne'in rolü çok büyük olacak; onu sevmeliler ve okumak istemeliler.

okuma yöntemi sana kalmış. önce not alarak yapılacak bir sessiz okumayı öneririm. sonra da sesli ve aldığımız notlarla ilgili sohbet ederek cümle cümle okumayı. okunan cümleyle ilgili konuşmak isteyenler, her cümleden sonraki iki saniyelik susma sırasında parmak şıklatabilirler. bu da eğlencesi olsun...

word dosyası


EMPATİ 6. SINIF







nedir bu empati?
neye yarar?
niçin önemlidir?
olmazsa ne olur?

önce görsel kağıdını dağıttık. ilk resimde görülen... "numaralanmış resimlerde ne oluyor?" sorusuyla... ne olup bittiğini konuştuk. "neden böyle?" diye sorduk. empatinin nasıl yapıldığından hareketle, ne olduğuna ulaşmaya çalışıyoruz. sonra görsellerin yanlarındaki boşluklara, her birinde ne/niye yaşandığını yazdık.

ardından testi yanıtladık, sonuçlarımızı yorumladık. empatiyle ilgili öğrenmemiz yarılanmıştı. metni okumaya geçerken, bu soyut konuya hazırdık.

metni okurken ara ara durduk ve okuduklarımız üzerine konuştuk. basamaklarla ilgili kısma geldiğimizde, örnek olaylar kurguladık. kendi gerçekliğimizden hareketle bazen anne baba rolüne girdik, bazen okul müdürü... empati basamaklarına göre yaklaşımlar geliştirdik. bu, aynı zamanda bizim ölçme değerlendirmemizdi.

16 Ekim 2007 Salı

SES OLAYLARI 6. SINIF


neredeyse sihirli!

bir taraftan tüm masalsılığıyla ucu bucağı olamayan mecazlar dünyası, diğer yandan tıkır tıkır işleyen, eşine az rastlanır bir matematik.

ya da... anlatım olanaklarıyla fizik ötesi bir âlem, dizgesel işleyişiyleyse bir fizik harikası!

ona "türkçe" diyoruz. en gelişmiş hâli, "türkiye türkçesi" adıyla konuşulup yazılıyor.

kaynak veya alıcı olarak katıldığımız iletişim sürecinde, iletişim kanalı araçlarından biri olarak da çok önemli bir rol üstleniyoruz. kanalda, ağız birliği edilmiş gizli kuralların devamını sağlayan bir dönüştürücü görevindeyiz. girdileri; kökleri, gövdeleri ve ekleri öyle tepkimelere uğratıyoruz ki; dilimizden dökülürken yeni görüntüler kazanıyorlar. bu, gerçekten sihirli bir süreç.

uygulama notları: ses olaylarına bu açıdan baktığımız bir çalışma kağıdı bu. tüm ses olaylarını tek kağıt üstünde görüp işletebilmemizi sağlıyor. çocuklar değişimleri "çıktı" kısmına kendileri not edecek. çok önemli değil; ama istersen doğrudan doğruya pratik edilen ses olayının adını, açtırıp kapattıracağın -ne güne duran- parantezlerin içine yazdırabilirsin.

not: kaynaştıma harfi/yardımcı ünsüz olarak n, s ve ş'yi vermekten de vazgeç lütfen. biliyorsun ki onların görevi ayrı. türkçedeki tek yardımcı ünsüz, y.

"ama dersane öğretmenimiz 'yaşasın' diyooo'!"
"çok biliyo' yavrum, dersane öğretmeniniz!" :P


KORKU -2- 7. SINIF


blog, okulun gerisinde...
işin çıldırdığı zamanlar...
ve evet, iki dosya eklemek bazen bu kadar zor.

korku alt temasının ikinci çalışması, hobi/fobi metni üzerinden tasarlandı. eli yüzü düzgün bir ara-tür örneği. yer yer denemeye çalan, ama çıkarken sürüp sürüştürmeyi, biraz yazınsal parfüm sıkmayı ihmal etmemiş bir metin.

çalışma, geniş kapsamlı. kapalı devre bir anket çalışmasını da içeriyor. okuldaki iki 7. sınıfın öğrencileriyle buluştuk. 250 kişiye anket uygulayacağız. "hobileriniz, fobileriniz?" diye soracağız. çocuklar; hazırlık, uygulama ve sonuçları derleyip bir rapor haline getirmek için bir hafta süre istediler. "peki..." iki şubeden öğrenciler anket projesinde birlikte çalışacak. sınıflar, öğretmenler, diğer çalışanlar listeler üzerinde paylaşıldı. bir haftadır elde kağıt, sorup soruşturuyorlar.
bugün yarın öğreneceğiz; kim neyden korkuyor, yapmaktan en hoşlandığı şey ne?

hobi/fobi metninin görseli biraz uğraştırdı. aynı nesnenin, bir tarafta(n) sevilen, bir tarafta(n) nefret edilen şey olarak göründüğü bir tasarım gerekiyor. yılan üstünden gidelim... (uzun uzun gitmek gerekti.) hakan bıçakçı, metnini oluştururken içine harika başlık önerileri saklamış. en güzellerinden biri: "hobi kolyedir, fobi pranga" alt başlığı da yerleştirelim. güzel oldu. :P

uygulama notları: görsel, üst başlık ve alt başlık üstüne uzun uzun konuştuktan sonra sessiz okumayla devam edelim. okurken yapacağımız önemli bir iş var. çalışma kağıdının ikinci sayfasında "kafama takılanlar" başlıklı bir alan var. metni okurken kafamıza takılan soruları bu bölüme yazacağız. böyle olanca sahiciliğimizle, metinle ilgili sorular çıkarmış olacağız. bu sorular daha çok, "o kim?bu ne demek?" karakterli bilgiye yönelik sorular olacak. öğrencilerin bu çalışması sırasında, sen de kendi kağıdında aynı çalışmayı yaparsan, alt metinle ilgili sorular da senden çıkmış olur.

bu metin için belirlediğimiz sesli okuma yöntemi, paragraf okuma. böylece, okurken o paragrafla ilgili soruları da yanıtlamış olacağız.

not: bir yandan "kitap okumak" ve "müzik dinlemek"; öte yandan "karanlık" ve "örümcek" hâlâ çok popüler.

10 Ekim 2007 Çarşamba

KORKU - EK EYLEM 7. SINIF



duygular ve hayaller temasının ikinci konusu, korku. temaya, yüzey anlamıyla derin anlamı birbirine oldukça yakın, eğlencelik bir metinle başlamak ve biraz "korkmak" fena olmaz. hayef'te öğrendiğimiz üzere, metinden yola çıkarak bir de dil bilgisi çalışması yaptık mı; keyifler gıcır... (bu dil bilgisi'ndeki "dil" ve "bilgisi"nin birbirinden ayrı olmasıysa anlaşılır şey değil aslında.)

hazırlık notları: "saat" adlı anonim metin, "3.tekil anlatıcıyla" yazılmıştı. metnin gerçeklik duygusunu arttırmak için önce bir dönüştürme çalışması yapıp metni çift anlatıcılı bir anlatıya çevirdim. metin artık birbirini takip eden kesitlerle hem 3. tekilin hem de 1.tekilin ağzından anlatılıyordu. 1. tekil anlatıcı için, yazıda sağa yatık karakter kullandım.

uygulama notları: "bu sınıf fazla mı güneşli?" -perdeler çekilir- "şimdi gözlerimizi kapatıyoruz." -öğretmenin sesli okuması bitene kadar gözler açılmayacak- "arkanıza yaslanın." -kontrol yapılır- "başlıyorum..."

anlatıcı değişimini belirtmek için, okuma sesine iki değişik ton atamak gerek. bu başarıldığında doğru okumayla ilgili örtük bir öğrenme de sağlanmış oluyor. göz kapatmaksa olay akışı algısını filmleştirmeyi kolaylaştırmak için... amaçlanan korku duygusuna ulaşmayı da kolaylaştıracak.

öğrencilerin sesli okuması öncesinde, ben anlatıcı ve o anlatıcı için değişik okuyucular belirlenebilir.

çalışma kağıdındaki sorulara geçmeden önce zaman haritası(2. resimdeki) çizdirmek ve harita üzerinde akışa ilişkin belirlemeler yapmak, aslında öyküye ait; ama anlatı dışında bırakılmış zaman alanlarını ortaya çıkarmak bakımından önemli. ayrıca olay sırasını matematiksel düzlemde görmeyi sağlayacak. böylece başlangıcın öncesindeki üç haftalık süreci de belirginleştimiş olacağız. öyküde, açılmış ama kapatılmamış bir parantez olan "yolda kalan araba" ögesinin durumu, kurgu bütünlüğünün sağlanması amacıyla, "tamamlama etkinliği" olarak sonradan öğrencilerce öykülettirilmeli. (çehov'un duvarda asılı tüfeğini hatırlayınız öğretmenim.)

metinle ilgili soruları iki başlıkta incelemeliyiz. bakınca, ikinci başlığın atılması gereken yeri göreceksin. ikinci bölümdeki sorulardan ilki metaforik. genelde "siyah, kahverengi" yanıtlarını duyacaksın. (korkunun bu renklerle betimlenmesi, karanlık fobimizle mi ilgili acaba?) son soru, psikolojik saptamalar gerektirecek. "korku öğrenilir mi, doğarken hazır mı getiririz?"

daireler içindeki (ki biz bunlara, "korkuyla açılmış gözler" yakıştırması yaptık) yüklemleri inceleyip, önce, eylem ya da ad soylu olmalarıyla ilgili sonuçlara vardık. ad soylu olanların nasıl yüklem olduklarını incelerken gözümüze birdenbire -a aa!- ek eylemler takıldı. işe bak! yan taraftaki dikdörtgen alanda ise, bu ad soylu sözcükleri "yargı bildirir hâle getiren" başka biçimbirimlerle karşılaştık... yoksa bunlar da mı ek eylemdi? galiba öyleydi...

not: tüm bunları, bir blok derslik süre içinde (80 dakikada) gerçekleştirdik. ek eylemle ilgili, bizim "yaptım bile!" adını verdiğimiz ders sonu anlık değerlendirmesini yapmaya zamanımız bile kaldı. (sonraki gün, dersin başında konuyu tekrar özetledik.)

7 Ekim 2007 Pazar

FONT PROBLEMİ YA DA


"ama indirince, resimdeki gibi çıkmıyor..."

çıkmaz tabii! çünkü bilgisayarın, sahip olmadığı fontlarla yazılmış olanları tanımıyor; en kolayından bir tane arial ya da times new roman çakıveriyor. asıl tasarımın sende de bozulmadan çıkması için aşağıdaki adresten yazı tipi dosyasını indir, aç, kopyala ve bilgisayarının c'sindeki, windows/fonts klasörüne yapıştır.

ANLAM KAYMASI 7. SINIF




dil geçmişte bunu üretmeseydi ve bu yerleşmiş olmasaydı; bunu, şimdi üretmeye heveslenseydik; dili acımasız kalkanlarıyla "korkumaya kalkanlar"ın suratsız tavırlarıyla yerimize buyur edilecektik: "kiplerde anlam kayması"...

insanın dildeki yaratıcılığı sınır tanımıyor. geçmişte de tanımamış. sen kalk, falanca zamanı filanca zaman yerine kullan! ve bu yaygınlaşsın, günlük dile yerleşsin; hatta geçerli olan, bu sonradan bulunan olsun!

uygulama notları: anlam kayması, dikkat gerektiren bir konu. havuz problemlerine benzer kıştırtıcı bir yanı var. çocukların hazırbulunuşluk düzeylerini yoklamanı öneririm. kip adları ve ekleriyle ilgili sorun yaşayan, öldür allah yapamıyor! (deyimlerimiz...)

çalışma sayfasını uygularken numaraları izle. karikatürleri "okuduktan" sonra bir dönüştürme çalışması yapıp 2A, 2B, 2C, 2Ç bölümlerine cümlelerin anlam kaymasına uğramadan önceki hallerini yazın.

"amaçlanan zaman": "a.z."; "yerine kullanılan zaman": "y.k.z." kısaltmaları hem işini görecek, hem de beyin jimnastiği sürecinde çok işe yarayacak. bununla ilgili notlar almayı ihmal etmeyin. sıra, geçmiş zamanlar yerine kullanılan gelecek zaman kipine geldiğinde, algılamaları için onlara zaman tanı. bu, bayağı bir zorlayacak...

anlam kayması, sıkıcı ve kuralcı dil bilgisi konularından farklı bir yana sahip: bu bir, dile hakim olma konusu.
karikatürlerde kullandığım dile kızma. çünkü karikatür, "konuşur". kimse de konuşurken, "ağbicim" dururken, "ağabeyciğim..." demez!

behçet necatigil'in "zaman kayması" şiirini de sen buluver artık...

SES BİLGİSİ -1. BÖLÜM- 6. SINIF


ses bilgisi!

dünyanın, matematiği en sağlam dili, diye biliyoruz kendisini; ki kendisi anadilimiz olur. dna'mıza işlediğine tanık olduğumuz zamanlar olmuştur. en zor sorunsallardan olan küçük ünlü uyumunu bile, dilde, fark etmeden işletiriz aslında. gel, gör zor iş. hele ki ergenlikteysen...

o halde biraz, çekilir kılalım. 6. sınıf dil bilgisinde, "simpsonlar"dan gidiyoruz. önce biraz "fragman"; ardından, çaktırmadan benzeşme, yumuşama...

uygulama notları: yüksek olasılıkla benzeşmeyle ilgili kuralı işletmek akıllarına gelmeyecek ve 100 sene öncenin istanbul ağzındaki gibi, sert ünsüzlerden sonra "-den"ler, "-dan"lar gelecek. bu noktada sesletim yeteneğin saklandığı yerden çıkmalı. abartarak haykırmalısın benzeşme işletilmezse, sözcüğün ağızdan çıkış halini... "sonunculuk-DAN!" mı diyoruz biz konuşurken?, "eş-DEN!" mi diyoruz?"

sakın, "neden?" kutucuklarına yazılacakları dikte etme. herkesin, hayatla ilgili bir açıklaması vardır. fırsat ver, kendileri bulsunlar.

bi' de unutma: sezdiriyoruz. onlar lisans öğrencisi değiller. :P

1 Ekim 2007 Pazartesi

CEVİZ AĞACI 6. SINIF





ceviz yedik.
kendimizi şiirin içinde hissetmek için buna mecburduk.
fakat ondan önce, birinci görsel üzerinde çalıştık.
uygulama notları: görselde park, parkta bekleyen adam, ağaç, sağ üstten gelmekte olan kadın, sol üstten gelmekte olan polisler var.
herkes, görseli inceledi ve gelecek zaman kipi kullanarak, bu ögeleri içeren kısacık birer öykü yazdı. öykülerimizi okuduk. neler olacağıyla ilgili olasılıklar çeşitliydi...
derler ki nazım hikmet, bir gün bir hanımla gülhane parkı'ında buluşmak üzere sözleşmiş. arandığı dönemlerden biri... buluşma saatinden önce parka gitmiş ve beklemeye başlamış. bir süre sonra, karşıdan iki polisin geldiğini fark etmiş ve olabileceklerden endişe edip yakındaki bir ceviz ağacına tırmanmış. biraz sonra da beklediği hanım görünmüş. sözleştikleri yere gelmiş, bakınmış, beklemiş... işte bu şiir de bu sırada, o ceviz ağacının üstünde yazılmış... "sence neler olacak" metinlerimizin ardından bu söylentiden söz ettik.
elimizde nazım hikmet'in kendi sesinden "ceviz ağacı" şiiri var. dinlemezsek ayıp... dinledik. cem karaca'dan "ceviz ağacı" şarkısı var; e onu da dinlemezsek ayıp... onu da dinledik.
şiiri okuduk. sonra dize dize çözümlemeye başladık. o ne demek, bu ne demek... "içim dışım ceviz"; ama niçin? "şaşarak bakarım."; da niye?
ceviz ağacı'nın kendini ne kadar iyi tanıdığından "-sizce de öyle değil mi çocuklar? -eveeet!" :P bahsettik. acaba kendimizi, ceviz ağacının kendini tanıdığı kadar iyi tanıyor muyuz'u konuştuk. "kişileştirme" üzerinde durduk.
sonra... derse gelmeden önce ceviz bitkisiyle ilgili araştırma yapmıştık, bulduklarımızdan söz ettik.
kötü olan: okulun yakınlarında ilaç için tek bir ceviz ağacı yok. olsaydı, şahane olacaktı...

27 Eylül 2007 Perşembe

HECELEME 6. SINIF


6. sınıfta dil bilgisinin açılış konusu, "heceleme".

içinde, bizim kuşağın "ali topu tut."la başlayan okuma serüveninin ilk-okuma anılarını saklayan konu... sonra başka ilk-okuma serileri çıktı: tonton can, ponpon bilmem ne, vs. cin ali kadar kültü ise, bir daha yapılamayacak gibi duruyor. dizi kitapları arasındaki kişisel seçimim, her zaman, "cin ali'nin kara gözlü kuzusu" ve "cin ali ile fil" olmuştur. kırık dökük heceleyerek seslendirdiğimiz, kişisel okur yazarlık tarihimizin bu ilk "kurgu" metni, aslında pek çok yazım hatası barındırır. sözcüğe bitişik yazılmış "de/da"lar, bağlaç olmadığı halde ayrı yazılmış "-ki"lerle doludur. anne, baba figürlerine yüklenmiş ataerkil anlamlar, görsellerdeki gelenekçi ve obsesif "tertip", diyaloglardaki tekseslilik, tüm karakterlerin kontrollü tavırları gibi yoruma açık hatalar bir yana, cin ali dizisi, muadilleri içinde bambaşka bir yere sahiptir. özeldir. her neyse...

konu: heceleme. çalışma sayfasında, yetişkin çizgi filmi "the simpsons"ın hiç büyümeyen çocuk karakteri bart'ı kullanalım. bart, her simpsonlar bölümünün başında olduğu gibi yine tahtada görünsün ve tahtaya yazı yazsın. senaryo şu: bart sınıfa kavanozun içinde beslediği tarantulasını getirmiş, tarantula kavanozdan kaçmış, bulunamıyor. sınıftaki diğer figürler; sadece seslerini duyduğumuz/okuduğumuz öğretmen ve diğer öğrenciler. bir taraftan da heceleme konusu işleniyor ve bart bu konuda pek başarılı değil...

uygulama notları: ferhan şensoy der ki: "perde nasıl açılırsa öyle kapanır." perdeyi fişek gibi aç ki fişek gibi kapatasın! bu yüzden başlangıç cümlelerin "çarpsın"! doğaçlama yeteneğine güveniyor olabilirsin. bu, şahane; fakat sen yine de açılış cümleni, derse girmeden önce belirle.

görsel'i inceleyin. karikatür klişeleri konusunda konuşun. efektlerin anlamı üzerine kafa yorun; sana ve çocuklarına kalmış... karikatürdeki tipler hakkında tahminlerde bulunun. benzetmeler yapın. öğretmene ve üçüncü karede sesleri duyulan öğrencilere kişisel özellikler atayın...

heceleme, bildik sözcükler üzerinden yapılırsa kolay mı kolay. 2 numaralı bölümde zorlanmayacaklar. fakat bununla yetinmemek gerek. birkaç dış kaynaklı sözcüğü heceletmek üzere tahtaya yazabilir ya da yansıtabilirsin: "sfenks, bibliyografya, protokol, endoplazmik retikulum..." satır sonunda bitmeyen sözcüklerin yazımı-kısa çizginin kullanımı, konusuna girmeni öneririm.

3 numaralı bölümü araştırma ödevi olarak ver ve bu ödevi önemsediğini hissettir ki dillerin farklı karakterlerde olduğuna aysınlar.

23 Eylül 2007 Pazar

MUTLULUĞUN SIRRI 7.SINIF


zihni kurcalayan bir kullanmalık metinle karşı karşıyayız.

kendisi, bir köşe yazısı. içinde bir oraya bir buraya, zıplayarak dolaşan akıllı bir sincap cirit atıyor. ("bilinç akışı"ndan söz etmen için fırsat. yakaladın. bence kaçırma.) metinlerin "iyi" sayılmasındaki kriterlerden uzun-kısa cümleler dengesi başarıyla kurulmuş.

görseldeki pazarlamacı mantığa dikkat et. alttaki metne ilişkin ön güdülenmeyi sağlama amacıyla tasarlandı. avrupa yakası'ndan bildikleri gülse birsel, alıştıkları üzere yine tv içinde; konuşma balonu içine yerleştirilmiş başlık ise, gülse birsel'in sözcesi olarak gösteriliyor.
gülse birsel'i seviyorlar. Bence, bu sevgiyi emellerimize alet edebiliriz. ;)

uygulama notları: metnin tavrını/ruhunu/duygusunu/ses yüksekliğini/hızını ("mod" bu) yakalamak için ön okuma yap. çünkü örnek okuma yapacaksın. tiyatral seslerin, metin içinde kullanılmak üzere yanında beklesin. çalışma kağıdını dağıttıktan sonra incelemeleri için öğrencilere zaman tanı. görselle ilgili kısaca söyleşin. sessiz okuma yapmalarını; ancak bu sırada cümlelerin gerektirdiği mimik ve jestleri sergilemelerini iste.

metni bölüştürerek okutmak, doğru bir yöntem mi; bundan emin değilim. çok uzun metinlerde, yorgunluğun önüne geçmek amacıyla yapılabilir düşüncesindeyim. ama kısa metinlerde, bence bırak, başlayan bitirsin.

paragraflarla ilgili düşüne durakları belirlemeni; her bir paragraftaki iletiye ulaşmak için, tahtada, ilişkiler kurarak çözümleme yapmanı öneririm. kimin ne yorumda bulunduğunu tahtada adıyla birlikte göster. (yıl içinde, tahtadaki görevini öğrencilere devret.)

"niye böyle demiş? buradaki amacı ne? senin bu konudaki düşüncen ne?" soruları, olmazsa olmazın.

iletiyi şak diye buldurmayı sağlayacak "amaçlı yönlendirmelere" başka çaren kalmamışsa başvur. sen, cümleler arasında ilişki kurmalarını kolaylaştıracak ufak ipuçları vermeye ve metinle hemhâl olmalarını sağlamaya odaklanırsan, balık tutmayı öğretmiş olursun. (klişe; ama güzel, n'apalım!)

19 Eylül 2007 Çarşamba

BİR ÖYLEYİM BİR BÖYLE 7.SINIF


7. sınıfın ilk temasını "duygular ve hayaller" olarak belirledik. temanın alt başlıklarından bazıları "umut, mutluluk, heyecan, korku, kaygı, idealler..."

duyguları adlandırmayla işe başlayabilirdik o zaman. yüz ifadesi simgeleri bulmak gerekti. simgeler bulundu. sayısız duygu durumundan yetmiş tanesi artık kağıt üzerindeydi. "smiley" diye geçen bu "suratlar" çocukların msn'de bayıla bayıla kullandıkları şeyler. pazarlamacı şapkasını takıp düşünürsen, bundan iyisi şam'da kayısı.

uygulama notları: başlamadan önce "bağlam" kavramından söz et. bağlam'ın anlamını tahmin etmelerini sağla. edilemiyorsa, sakın sen söyleme. o sözlükleri boşuna aldırmadık! “bağlam kurma”nın ne demek olduğunu ise anlatmak durumundasın. nikah masası bağlamında nikah memuruna verilen "evet" yanıtıyla, mahkeme salonunda yargıca verilen "evet" yanıtının, aynı "evet" olmadığıyla ilgili bir kurgu yapabilirsin. anlatırken, nikah memurunun, gelinin şişman annesinin ya da nikaha sarhoş gelen bir şahidin taklidini yaparsan sen de eğlenirsin.

yüz ifadelerini bir bağlam içinde verirlerse, doğaçlama öykü kurma becerilerini de harekete geçirmiş olacağız. çalışma kâğıdını incelemeleri için zaman tanı. çünkü sen, bu kâğıdı onlara dağıtmadan önce kim bilir kaç kez inceleyeceksin.

yüz ifadelerine ad verirken, adlaşmış sıfat kullanmaya özen göster: mutsuz, tiksinmiş, güleç gibi… sıfat tamlamaları biçiminde adlandırmalar da yapabilirsiniz: “tepesinin tası atmış (adam)”

uygulama sırasında yüz ifadelerini canlandırmalarını iste. bazılarını sen de canlandır. böylece devinişsel becerilerin kullanılmasını da sağlayacağız.
bu çalışmanın en yararlı taraflarından biri, sözcük dağarcığını geliştirici olması. “nikbin”, “kabahatli” gibi sözcüklerden çocukların pek haberi yok. çerçeveyi geniş tutarsan "sözcükte anlam" konusunu da tekrar etmiş olacaksın.

dersten önce kendi çalışma kâğıdında duyguları adlandırmayı unutma.

a3 word dosyası


18 Eylül 2007 Salı

BEN BİR MUCİZEYİM 6. SINIF


"hep mi, kullanmalık metinlerle çalışıyorsun kardeşim!" demeyiniz. "şiiri, öyküsü yok mu bunun!" diye kınamayınız. olacak. önce biraz "ısıtalım".

"kişisel gelişim" temasının üçüncü yazılı materyali, -aslında eli yüzü düzgün ilk metni- 1997'den bir köşe yazısı.

uygulama notları: hem görselin bütününü, hem de görseldeki her ögeyi yorumlatmanı; her bir paragrafı çözümletmeni öneririm. böylece pek çok disiplinle ilgili konuşmuş olacaksınız. "neden?" sorusunu ihmal etme. metnin yazılma amacı üzerine de birlikte kafa yorulabilir.

insanın kendini sevmesinin önemi, bunun bir sınırı olup olmaması gerektiği, kendimize verdiğimiz değerin niçin önemli olduğu, bunun olmamasının doğuracağı olası sonuçlar üzerine söyleşilebilir.

öğrencilerin bebeklik fotoğraflarından bir kolaj çalışması yapabilir; adını "buradan başladık" koyabilirsiniz. sınıfa farklı kolaj örnekleri getirir ve öğrencilerin önce bu çalışmaları incelemelerine olanak tanırsan, estetik değeri daha yüksek bir sonuçla karşılaşmayı neredeyse garantilemiş olursun.

iyi film çekenler, önce iyi filmler izlemişlerdir. en azından tarantino'nun, kendi yönetmenliğiyle ilgili yorumu bu yönde.




İHTİYAÇ LİSTESİ


ihtiyaçlar bitmez!

üstüne üstlük çocuklardan birkaçı, şu listede yer alanların birkaç tanesini mutlaka evde unutur. sen unutacakları kaç yer varsa, bunlardan o kadar takım almalarını, böylece unutma gibi bir sorunun kalmayacağını anlatsansan da şaka yapıyorsun sanacakları için araç gerecin unutulmasının önüne zor geçersin.

eğer grup çalışmasını hedefliyorsan -ki hedefliyorsundur- sınıf dolabında sen de bunlardan bulundur. böylece, "defterim evde kaldı öğretmenim." diyene yeni bir defter verebilir; o güne kadar kaç sayfa yazılmış, çizilmiş, yapıştırılmışsa o kadar sayfa boşluk bıraktırabilir; asıl defterin artık bu defter olduğunu, unutulan defterdekilerin hepsini bu yeni deftere geçirmesi gerektiğini, yarın büyük bir dikkatle kontrol edeceğini söyler; şok geçirmekte olan öğrencinin mimiklerini görsel hafızana ekleyebilirsin.

asetat ne işe yarayacak?
şu işe yarayacak:
asetatları kenarlarından duvara bantlayacaksınız. yokmuş gibi duracaklar. sonra da guaj boyaya daldırdığınız fırçaları elinize alıp asetatların üstüne -diyelim ki- şiir yazacaksınız.

öğretmenim, sınıfın duvarlarına en son ne zaman yazı yazmıştın, lisedeyken mi?


NASILIM? 6. SINIF


hayatımızın başrolünde kendimiz varız. "ben", konuşmaya, korumaya, kollamaya bayıldığımız varlığımız. kendimizden söz etmeyi seviyoruz, bizden söz edilmesine kayıtsız kalamıyoruz. popüler kültürün dayatmalarından biri bu. doğru kullanılırsa, tüm yaşam için mutluluk anahtarı olabilir. bize kim olduğumuzu söylemeyi vaat eden kişilik testleri de, yanıtlamadan edemediklerimizden.

"bu testi yap, kendini tanı" sloganıyla hazırlanan bu test, bir uyarlama. "öğrencilere göre" ayarlandı. cümleler, "yerellik" yaklaşımıyla, öğrencinin testi kendine yakın hissetmesi amacıyla okula ait figürlerle ilişkilendirildi. örneğin okulun aşçısından söz ediliyor. puanlama sonuçlarına göre yapılan "kişilik yorumları"nda empati, sempati, sorumluluk gibi kavramlar kullanılmış.

soruların ve yanıt seçeneklerinin, "kendini fark etme"ye katkısı olduğunu düşünüyorum.

uygulama: testi dağıt, sen de öğrencilerle birlikte yanıtla. puanlamayı tepegözle perdeye yansıtabileceğin gibi, tahtaya da yazabilirsin. yorumlara geçildiği sırada, ünite kavramlarının çoğundan söz etme fırsatı bulacaksın. hazır yeri gelmişken :p bu kavramları sözlükten araştırtabilirsin. testin cümlerini kendi okuluna uyarlamanı öneririm. bildiğin üzere, ortak tanıdıklar, yakınlaşma sebebidir. bu yakınlaşma fırsatını değerlendir. kimin, ne çıktığını sınıfta paylaşın. sen de nasıl biri çıktığını onlara duyur.
uygulama notları: word dosyasıyla birlikte, test sayfasının devamında, yorumların yazdığı sayfa gelecek. buradaki yorumlarda "(anlayışlı)-sınız, (uygula)-yın" cümleleriyle "o/3.tekil anlatıcı" kullanılmış. bu dili, "ben/1. tekil anlatıcı"ya "dönüştürme çalışması yapın. herkes, ait olduğu puan grubunun yorumunu, "kendi ağzından" bir metne dönüştürsün. emir kiplerini dönüştürürken gereklilik kipi (uygula-malı-yım) ya da ek eylemi düşmüş birinci tekil iyelikli ad cümlesi biçimi (uygula-ma-m) kullanılabilir.

KİŞİSEL GELİŞİM TEMASI 6. SINIF


okulda, disiplinler arası bir yaklaşımla MYP uyguluyoruz. temalar/üniteler çerçevesinde, tüm branşların ortaklaştığı alt konular var. 6. sınıflarda türkçe dersinde işlemek üzere seçtiğimiz ilk tema, "kişisel gelişim". sosyal bilgiler'le fen ve teknoloji de kimlik, ergenlik gibi konularla temaya destek verecek. ingilizceyle ve tüm uygulamalı derslerle alanlar arası çalışmak zaten oldukça kolay.

"kişisel gelişim" temasında, öncelikli sorumuz "ben kimim?".
"ben" kavramı, "diğerleri de var."ın fark edilmesini sağlıyor. özne yüklem uyumuyla ilgili anlatım bozukluğu konusunda çocuklara oluşturttuğum "ben+onlar=biz" formülü, burada daha sosyal bir amaçla yine devrede...

bütün tekil kişiler biricik. hepsi ayrı ayrı. o zaman önce bunu fark edelim. farklılığı kutlayalım.
uygulama: görselden, çocukların kendilerini anlattıkları kurgu metinler okunur. herbirinin adları ve metinleri farklı fontlarla yazılmıştır. "niye?" diye sorgulanır. bu sırada rock ve pop felesefelerinden bile söz edilebilir. çalışma kağıdı, sözü edilen türde şarkılarla desteklenebilir. sağ alttaki iki ergen çocuğun kendilerini anlatmama gerekçelerinden söz edilir.
öğrenci, okla gösterilen boşluğa istediği bir fotoğrafını yapıştırır. çevresini, kendisiyle ilgili bilgiler vererek doldurur.

ppt dosyası

NEDEN MEDEN...


bir) derli toplu bir arşiv oluşturmak, hadi oluşturdun, diyelim; bunu korumak güç. "neyi nereye koydum" gibi bir sorun ise, ilk bulamamamı üç yaşımda yaşadığımı varsayarsak benden en fazla üç yaş küçük. hiç olmazsa burada biriktirebilir, aradığımda, aradığımın burada olduğunu bilirim.

'ki) adı, "ders notları"; çünkü bu adda bi' şeye sahip olmak, bu addaki şeyimin de yazılı bir ürün olması adalet ağaoğlu'nun "ölmeye yatmak" romanıyla ilgili notlarını da barındıran günlüğü, "damla damla günler"i okuduğumdan beri isteğim... romanın yazım aşamasındaki ilk adı "ders notları". sonradan başka adda karar kılınıyor. "renkli-türkçe" ekiyse, biraz afişsel kaygıdan, biraz da içerikle ilgili bir gönderme olsun arzusundan kaynaklanıyor. bloğun, "türkçe dersi nasıl yapılır da renklendirilir?" sorusuna öneri-yanıt olabilmesi umudunun ifadesi.

üç) anonim adamın söylediği "yapabildiklerin kadarsın!" sözü "acaba ne kadarım?" sorusunu oluşturdu dün. bunu da bir göreyim istedim.

dört) suya sabun dokunmayan metinlerden, düz varımlı metin sorularından, estetik niteliği düşük görsellerden usanmışlık da etkiledi.

beş) "yapıyorsun, o halde sun! niye sunmuyorsun?" monoloğu yaşandı.

altı) nilüfer öcel'in, makalesinde söylediği "Artık öğretmenin tıpkı televizyondaki reklam filmleri gibi renkli, hareketli ve gülmece öğeleri ile süslü, rahatlatan, kısacık, çarpıcı ve kalıcı dersler anlatması gereklidir. Eskiden ‘ne söylediğimiz’ önemliydi; gitgide, ne söylediğimiz değil, ‘nasıl söylediğimiz’ önem kazanmaya başladı. Şimdilerde ise, ne söylediğimiz ya da nasıl söylediğimiz değil, ‘söylerken nasıl göründüğümüz’ daha önemli görünmekte."yi başarmaya çalışan biri olarak: "yap!" dedim kendime.