27 Eylül 2007 Perşembe

HECELEME 6. SINIF


6. sınıfta dil bilgisinin açılış konusu, "heceleme".

içinde, bizim kuşağın "ali topu tut."la başlayan okuma serüveninin ilk-okuma anılarını saklayan konu... sonra başka ilk-okuma serileri çıktı: tonton can, ponpon bilmem ne, vs. cin ali kadar kültü ise, bir daha yapılamayacak gibi duruyor. dizi kitapları arasındaki kişisel seçimim, her zaman, "cin ali'nin kara gözlü kuzusu" ve "cin ali ile fil" olmuştur. kırık dökük heceleyerek seslendirdiğimiz, kişisel okur yazarlık tarihimizin bu ilk "kurgu" metni, aslında pek çok yazım hatası barındırır. sözcüğe bitişik yazılmış "de/da"lar, bağlaç olmadığı halde ayrı yazılmış "-ki"lerle doludur. anne, baba figürlerine yüklenmiş ataerkil anlamlar, görsellerdeki gelenekçi ve obsesif "tertip", diyaloglardaki tekseslilik, tüm karakterlerin kontrollü tavırları gibi yoruma açık hatalar bir yana, cin ali dizisi, muadilleri içinde bambaşka bir yere sahiptir. özeldir. her neyse...

konu: heceleme. çalışma sayfasında, yetişkin çizgi filmi "the simpsons"ın hiç büyümeyen çocuk karakteri bart'ı kullanalım. bart, her simpsonlar bölümünün başında olduğu gibi yine tahtada görünsün ve tahtaya yazı yazsın. senaryo şu: bart sınıfa kavanozun içinde beslediği tarantulasını getirmiş, tarantula kavanozdan kaçmış, bulunamıyor. sınıftaki diğer figürler; sadece seslerini duyduğumuz/okuduğumuz öğretmen ve diğer öğrenciler. bir taraftan da heceleme konusu işleniyor ve bart bu konuda pek başarılı değil...

uygulama notları: ferhan şensoy der ki: "perde nasıl açılırsa öyle kapanır." perdeyi fişek gibi aç ki fişek gibi kapatasın! bu yüzden başlangıç cümlelerin "çarpsın"! doğaçlama yeteneğine güveniyor olabilirsin. bu, şahane; fakat sen yine de açılış cümleni, derse girmeden önce belirle.

görsel'i inceleyin. karikatür klişeleri konusunda konuşun. efektlerin anlamı üzerine kafa yorun; sana ve çocuklarına kalmış... karikatürdeki tipler hakkında tahminlerde bulunun. benzetmeler yapın. öğretmene ve üçüncü karede sesleri duyulan öğrencilere kişisel özellikler atayın...

heceleme, bildik sözcükler üzerinden yapılırsa kolay mı kolay. 2 numaralı bölümde zorlanmayacaklar. fakat bununla yetinmemek gerek. birkaç dış kaynaklı sözcüğü heceletmek üzere tahtaya yazabilir ya da yansıtabilirsin: "sfenks, bibliyografya, protokol, endoplazmik retikulum..." satır sonunda bitmeyen sözcüklerin yazımı-kısa çizginin kullanımı, konusuna girmeni öneririm.

3 numaralı bölümü araştırma ödevi olarak ver ve bu ödevi önemsediğini hissettir ki dillerin farklı karakterlerde olduğuna aysınlar.

23 Eylül 2007 Pazar

MUTLULUĞUN SIRRI 7.SINIF


zihni kurcalayan bir kullanmalık metinle karşı karşıyayız.

kendisi, bir köşe yazısı. içinde bir oraya bir buraya, zıplayarak dolaşan akıllı bir sincap cirit atıyor. ("bilinç akışı"ndan söz etmen için fırsat. yakaladın. bence kaçırma.) metinlerin "iyi" sayılmasındaki kriterlerden uzun-kısa cümleler dengesi başarıyla kurulmuş.

görseldeki pazarlamacı mantığa dikkat et. alttaki metne ilişkin ön güdülenmeyi sağlama amacıyla tasarlandı. avrupa yakası'ndan bildikleri gülse birsel, alıştıkları üzere yine tv içinde; konuşma balonu içine yerleştirilmiş başlık ise, gülse birsel'in sözcesi olarak gösteriliyor.
gülse birsel'i seviyorlar. Bence, bu sevgiyi emellerimize alet edebiliriz. ;)

uygulama notları: metnin tavrını/ruhunu/duygusunu/ses yüksekliğini/hızını ("mod" bu) yakalamak için ön okuma yap. çünkü örnek okuma yapacaksın. tiyatral seslerin, metin içinde kullanılmak üzere yanında beklesin. çalışma kağıdını dağıttıktan sonra incelemeleri için öğrencilere zaman tanı. görselle ilgili kısaca söyleşin. sessiz okuma yapmalarını; ancak bu sırada cümlelerin gerektirdiği mimik ve jestleri sergilemelerini iste.

metni bölüştürerek okutmak, doğru bir yöntem mi; bundan emin değilim. çok uzun metinlerde, yorgunluğun önüne geçmek amacıyla yapılabilir düşüncesindeyim. ama kısa metinlerde, bence bırak, başlayan bitirsin.

paragraflarla ilgili düşüne durakları belirlemeni; her bir paragraftaki iletiye ulaşmak için, tahtada, ilişkiler kurarak çözümleme yapmanı öneririm. kimin ne yorumda bulunduğunu tahtada adıyla birlikte göster. (yıl içinde, tahtadaki görevini öğrencilere devret.)

"niye böyle demiş? buradaki amacı ne? senin bu konudaki düşüncen ne?" soruları, olmazsa olmazın.

iletiyi şak diye buldurmayı sağlayacak "amaçlı yönlendirmelere" başka çaren kalmamışsa başvur. sen, cümleler arasında ilişki kurmalarını kolaylaştıracak ufak ipuçları vermeye ve metinle hemhâl olmalarını sağlamaya odaklanırsan, balık tutmayı öğretmiş olursun. (klişe; ama güzel, n'apalım!)

19 Eylül 2007 Çarşamba

BİR ÖYLEYİM BİR BÖYLE 7.SINIF


7. sınıfın ilk temasını "duygular ve hayaller" olarak belirledik. temanın alt başlıklarından bazıları "umut, mutluluk, heyecan, korku, kaygı, idealler..."

duyguları adlandırmayla işe başlayabilirdik o zaman. yüz ifadesi simgeleri bulmak gerekti. simgeler bulundu. sayısız duygu durumundan yetmiş tanesi artık kağıt üzerindeydi. "smiley" diye geçen bu "suratlar" çocukların msn'de bayıla bayıla kullandıkları şeyler. pazarlamacı şapkasını takıp düşünürsen, bundan iyisi şam'da kayısı.

uygulama notları: başlamadan önce "bağlam" kavramından söz et. bağlam'ın anlamını tahmin etmelerini sağla. edilemiyorsa, sakın sen söyleme. o sözlükleri boşuna aldırmadık! “bağlam kurma”nın ne demek olduğunu ise anlatmak durumundasın. nikah masası bağlamında nikah memuruna verilen "evet" yanıtıyla, mahkeme salonunda yargıca verilen "evet" yanıtının, aynı "evet" olmadığıyla ilgili bir kurgu yapabilirsin. anlatırken, nikah memurunun, gelinin şişman annesinin ya da nikaha sarhoş gelen bir şahidin taklidini yaparsan sen de eğlenirsin.

yüz ifadelerini bir bağlam içinde verirlerse, doğaçlama öykü kurma becerilerini de harekete geçirmiş olacağız. çalışma kâğıdını incelemeleri için zaman tanı. çünkü sen, bu kâğıdı onlara dağıtmadan önce kim bilir kaç kez inceleyeceksin.

yüz ifadelerine ad verirken, adlaşmış sıfat kullanmaya özen göster: mutsuz, tiksinmiş, güleç gibi… sıfat tamlamaları biçiminde adlandırmalar da yapabilirsiniz: “tepesinin tası atmış (adam)”

uygulama sırasında yüz ifadelerini canlandırmalarını iste. bazılarını sen de canlandır. böylece devinişsel becerilerin kullanılmasını da sağlayacağız.
bu çalışmanın en yararlı taraflarından biri, sözcük dağarcığını geliştirici olması. “nikbin”, “kabahatli” gibi sözcüklerden çocukların pek haberi yok. çerçeveyi geniş tutarsan "sözcükte anlam" konusunu da tekrar etmiş olacaksın.

dersten önce kendi çalışma kâğıdında duyguları adlandırmayı unutma.

a3 word dosyası


18 Eylül 2007 Salı

BEN BİR MUCİZEYİM 6. SINIF


"hep mi, kullanmalık metinlerle çalışıyorsun kardeşim!" demeyiniz. "şiiri, öyküsü yok mu bunun!" diye kınamayınız. olacak. önce biraz "ısıtalım".

"kişisel gelişim" temasının üçüncü yazılı materyali, -aslında eli yüzü düzgün ilk metni- 1997'den bir köşe yazısı.

uygulama notları: hem görselin bütününü, hem de görseldeki her ögeyi yorumlatmanı; her bir paragrafı çözümletmeni öneririm. böylece pek çok disiplinle ilgili konuşmuş olacaksınız. "neden?" sorusunu ihmal etme. metnin yazılma amacı üzerine de birlikte kafa yorulabilir.

insanın kendini sevmesinin önemi, bunun bir sınırı olup olmaması gerektiği, kendimize verdiğimiz değerin niçin önemli olduğu, bunun olmamasının doğuracağı olası sonuçlar üzerine söyleşilebilir.

öğrencilerin bebeklik fotoğraflarından bir kolaj çalışması yapabilir; adını "buradan başladık" koyabilirsiniz. sınıfa farklı kolaj örnekleri getirir ve öğrencilerin önce bu çalışmaları incelemelerine olanak tanırsan, estetik değeri daha yüksek bir sonuçla karşılaşmayı neredeyse garantilemiş olursun.

iyi film çekenler, önce iyi filmler izlemişlerdir. en azından tarantino'nun, kendi yönetmenliğiyle ilgili yorumu bu yönde.




İHTİYAÇ LİSTESİ


ihtiyaçlar bitmez!

üstüne üstlük çocuklardan birkaçı, şu listede yer alanların birkaç tanesini mutlaka evde unutur. sen unutacakları kaç yer varsa, bunlardan o kadar takım almalarını, böylece unutma gibi bir sorunun kalmayacağını anlatsansan da şaka yapıyorsun sanacakları için araç gerecin unutulmasının önüne zor geçersin.

eğer grup çalışmasını hedefliyorsan -ki hedefliyorsundur- sınıf dolabında sen de bunlardan bulundur. böylece, "defterim evde kaldı öğretmenim." diyene yeni bir defter verebilir; o güne kadar kaç sayfa yazılmış, çizilmiş, yapıştırılmışsa o kadar sayfa boşluk bıraktırabilir; asıl defterin artık bu defter olduğunu, unutulan defterdekilerin hepsini bu yeni deftere geçirmesi gerektiğini, yarın büyük bir dikkatle kontrol edeceğini söyler; şok geçirmekte olan öğrencinin mimiklerini görsel hafızana ekleyebilirsin.

asetat ne işe yarayacak?
şu işe yarayacak:
asetatları kenarlarından duvara bantlayacaksınız. yokmuş gibi duracaklar. sonra da guaj boyaya daldırdığınız fırçaları elinize alıp asetatların üstüne -diyelim ki- şiir yazacaksınız.

öğretmenim, sınıfın duvarlarına en son ne zaman yazı yazmıştın, lisedeyken mi?


NASILIM? 6. SINIF


hayatımızın başrolünde kendimiz varız. "ben", konuşmaya, korumaya, kollamaya bayıldığımız varlığımız. kendimizden söz etmeyi seviyoruz, bizden söz edilmesine kayıtsız kalamıyoruz. popüler kültürün dayatmalarından biri bu. doğru kullanılırsa, tüm yaşam için mutluluk anahtarı olabilir. bize kim olduğumuzu söylemeyi vaat eden kişilik testleri de, yanıtlamadan edemediklerimizden.

"bu testi yap, kendini tanı" sloganıyla hazırlanan bu test, bir uyarlama. "öğrencilere göre" ayarlandı. cümleler, "yerellik" yaklaşımıyla, öğrencinin testi kendine yakın hissetmesi amacıyla okula ait figürlerle ilişkilendirildi. örneğin okulun aşçısından söz ediliyor. puanlama sonuçlarına göre yapılan "kişilik yorumları"nda empati, sempati, sorumluluk gibi kavramlar kullanılmış.

soruların ve yanıt seçeneklerinin, "kendini fark etme"ye katkısı olduğunu düşünüyorum.

uygulama: testi dağıt, sen de öğrencilerle birlikte yanıtla. puanlamayı tepegözle perdeye yansıtabileceğin gibi, tahtaya da yazabilirsin. yorumlara geçildiği sırada, ünite kavramlarının çoğundan söz etme fırsatı bulacaksın. hazır yeri gelmişken :p bu kavramları sözlükten araştırtabilirsin. testin cümlerini kendi okuluna uyarlamanı öneririm. bildiğin üzere, ortak tanıdıklar, yakınlaşma sebebidir. bu yakınlaşma fırsatını değerlendir. kimin, ne çıktığını sınıfta paylaşın. sen de nasıl biri çıktığını onlara duyur.
uygulama notları: word dosyasıyla birlikte, test sayfasının devamında, yorumların yazdığı sayfa gelecek. buradaki yorumlarda "(anlayışlı)-sınız, (uygula)-yın" cümleleriyle "o/3.tekil anlatıcı" kullanılmış. bu dili, "ben/1. tekil anlatıcı"ya "dönüştürme çalışması yapın. herkes, ait olduğu puan grubunun yorumunu, "kendi ağzından" bir metne dönüştürsün. emir kiplerini dönüştürürken gereklilik kipi (uygula-malı-yım) ya da ek eylemi düşmüş birinci tekil iyelikli ad cümlesi biçimi (uygula-ma-m) kullanılabilir.

KİŞİSEL GELİŞİM TEMASI 6. SINIF


okulda, disiplinler arası bir yaklaşımla MYP uyguluyoruz. temalar/üniteler çerçevesinde, tüm branşların ortaklaştığı alt konular var. 6. sınıflarda türkçe dersinde işlemek üzere seçtiğimiz ilk tema, "kişisel gelişim". sosyal bilgiler'le fen ve teknoloji de kimlik, ergenlik gibi konularla temaya destek verecek. ingilizceyle ve tüm uygulamalı derslerle alanlar arası çalışmak zaten oldukça kolay.

"kişisel gelişim" temasında, öncelikli sorumuz "ben kimim?".
"ben" kavramı, "diğerleri de var."ın fark edilmesini sağlıyor. özne yüklem uyumuyla ilgili anlatım bozukluğu konusunda çocuklara oluşturttuğum "ben+onlar=biz" formülü, burada daha sosyal bir amaçla yine devrede...

bütün tekil kişiler biricik. hepsi ayrı ayrı. o zaman önce bunu fark edelim. farklılığı kutlayalım.
uygulama: görselden, çocukların kendilerini anlattıkları kurgu metinler okunur. herbirinin adları ve metinleri farklı fontlarla yazılmıştır. "niye?" diye sorgulanır. bu sırada rock ve pop felesefelerinden bile söz edilebilir. çalışma kağıdı, sözü edilen türde şarkılarla desteklenebilir. sağ alttaki iki ergen çocuğun kendilerini anlatmama gerekçelerinden söz edilir.
öğrenci, okla gösterilen boşluğa istediği bir fotoğrafını yapıştırır. çevresini, kendisiyle ilgili bilgiler vererek doldurur.

ppt dosyası

NEDEN MEDEN...


bir) derli toplu bir arşiv oluşturmak, hadi oluşturdun, diyelim; bunu korumak güç. "neyi nereye koydum" gibi bir sorun ise, ilk bulamamamı üç yaşımda yaşadığımı varsayarsak benden en fazla üç yaş küçük. hiç olmazsa burada biriktirebilir, aradığımda, aradığımın burada olduğunu bilirim.

'ki) adı, "ders notları"; çünkü bu adda bi' şeye sahip olmak, bu addaki şeyimin de yazılı bir ürün olması adalet ağaoğlu'nun "ölmeye yatmak" romanıyla ilgili notlarını da barındıran günlüğü, "damla damla günler"i okuduğumdan beri isteğim... romanın yazım aşamasındaki ilk adı "ders notları". sonradan başka adda karar kılınıyor. "renkli-türkçe" ekiyse, biraz afişsel kaygıdan, biraz da içerikle ilgili bir gönderme olsun arzusundan kaynaklanıyor. bloğun, "türkçe dersi nasıl yapılır da renklendirilir?" sorusuna öneri-yanıt olabilmesi umudunun ifadesi.

üç) anonim adamın söylediği "yapabildiklerin kadarsın!" sözü "acaba ne kadarım?" sorusunu oluşturdu dün. bunu da bir göreyim istedim.

dört) suya sabun dokunmayan metinlerden, düz varımlı metin sorularından, estetik niteliği düşük görsellerden usanmışlık da etkiledi.

beş) "yapıyorsun, o halde sun! niye sunmuyorsun?" monoloğu yaşandı.

altı) nilüfer öcel'in, makalesinde söylediği "Artık öğretmenin tıpkı televizyondaki reklam filmleri gibi renkli, hareketli ve gülmece öğeleri ile süslü, rahatlatan, kısacık, çarpıcı ve kalıcı dersler anlatması gereklidir. Eskiden ‘ne söylediğimiz’ önemliydi; gitgide, ne söylediğimiz değil, ‘nasıl söylediğimiz’ önem kazanmaya başladı. Şimdilerde ise, ne söylediğimiz ya da nasıl söylediğimiz değil, ‘söylerken nasıl göründüğümüz’ daha önemli görünmekte."yi başarmaya çalışan biri olarak: "yap!" dedim kendime.